Osmanlının Panorama Müzesi Projesi

Doç. Dr. Fatma Ürekli, Osmanlı döneminde gerçek bir panoramik müzenin kurulması konusunda ilk ciddi teşebbüsün 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi’nden 13 gün sonra Müdâfaa-i Milliye Cemiyeti vasıtasıyla yapıldığını kaydediyor.

Osmanlının Panorama Müzesi Projesi

Doç. Dr. Fatma Ürekli, Osmanlı döneminde gerçek bir panoramik müzenin kurulması konusunda ilk ciddi teşebbüsün 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi’nden 13 gün sonra Müdâfaa-i Milliye Cemiyeti vasıtasıyla yapıldığını kaydediyor.

Ürekli’nin verdiği bilgiye göre Gülhane Parkı’nda Kukla Köşkü civarında kurulması planlanan Çanakkale Panoraması’nın krokileri, İstanbul Belediyesi’ne gönderilmiş. Ancak Belediye Başkanı İsmet Bey, böyle bir projeyi tasvip etmesine rağmen, binaya yer açmak için tarihî ağaçların kesilmesine rıza gösterilemeyeceğini belirterek, panorama projesinin şehrin her bakımdan uygun başka bir yerinde gerçekleştirmesinin daha isabetli olacağını bildirmiş.

“Osmanlı’nın Çanakkale 1915 Panorama Müzesi Projesi”

Aylık tarih ve kültür dergisi “Yedi Kıta”, 50. Sayısında “Osmanlı’nın Çanakkale 1915 Panorama Müzesi Projesi”ni kapak konusu yaptı.

Doç. Dr. Fatma Ürekli imzasını taşıyan ve ilk defa yayınlandığı belirtilen belgelerin yer aldığı dosyada, panoramik fotoğrafların tarihî geçmişi, bu fotoğrafların Osmanlı’ya girişi ve dünyadaki panoramik müzeler hakkında ayrıntılı bilgiler verildikten sonra, Osmanlı döneminde panoramik müze kurulmasına yönelik ilk teşebbüsler anlatılıyor.

“Temâşâhâne-i Kâinat”

 Verilen bilgiye göre ilk defa Sultan 2. Abdülhamid döneminde, Avrupa’daki panorama binaları modelinde panorama kurulması ve işletilmesi imtiyazı için bazı özel teşebbüsler ve talepler oldu. Bunlardan biri, Erkân-ı Harbiye Miralayı Ahmed Rıfkı Bey ile Amasya halkından Maadin Fenni Heyeti Başkâtibi Sarkis Orpilyan Efendi’nin müşterek teşebbüsü (1889), diğeri ise Berat Sancağı eski mutasarrıfı Yusuf Talî Paşa’nın teşebbüsüydü (1890).”

“Temâşâhâne-i Kâinat” olarak adlandırılan panoramik müze kurma teklifinde bulunan müteşebbisler, “Yap-İşlet-Devret” modeliyle, memleketin her tarafında panoramalar kurma ve işletme imtiyazının uzun süre kendilerinde olmasını, bu arada başka taliplerin tekliflerinin kabul edilmemesini istiyorlar, rekabete yanaşmıyorlardı. Maarif Nezareti, panoramaların memlekette kurulmasını desteklemesine rağmen, bürokratik engeller bir türlü aşılamadı; Osmanlı Devleti’nin son dönemlerine kadar da bu konularda bir ilerleme kaydedilemedi.

Müdâfaa-i Milliye Cemiyeti’nin teklifi

Doç. Dr. Fatma Ürekli, zamanla bu tasarı ve tasavvurların tekâmülü neticesinde, sabit panoramaya yer veren gerçek bir panoramik müzenin kurulmasına ihtiyaç duyulduğunu belirterek, bu anlamda ilk ciddi teşebbüsün 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi’nden on üç gün sonra Müdâfaa-i Milliye Cemiyeti vasıtasıyla yapıldığını kaydediyor.

Verilen bilgiye göre Müdâfaa-i Milliye Cemiyeti vasıtasıyla Gülhane Parkı’nda Kukla Köşkü civarında kurulacak Çanakkale Panoraması binasının kaplayacağı arazi 778 metrekare, yüksekliği 12,25 metre, resim kubbesinin çapı ise 30 metre olacaktı. Satıhtaki resmin eni 12,25 metre, uzunluğu 94,248 metre, resmin kapladığı iç yüzey 1156 metrekare olarak düşünülmüştü. Resimle ziyaretçi platformu arasında cansız model ve nesnelerin kapladığı sahanın ise 650 metrekare olarak planlanmıştı.

Resimleri yerli sanatkârlar tarafından yapılacak olan panoramada, ileri bir teknik kullanılacak, resimler hem dikey hem de yatay olarak resmedilerek tam panoramik bir görüntü elde edilecekti.

Doç. Dr. Fatma Ürekli, bu tekniğin, o dönemde sadece bazı panoramalarda bulunduğunu -meselâ Sivastopol Panoraması’nda bu özelliğin olmadığını- belirttikten sonra, İstanbul’da Topkapı Kültür Parkı içerisinde yer alan “Panorama 1453 Tarih Müzesi”nde bu teknik özelliğin dikkati çektiğini kaydediyor.

Proje Belediyeye Gönderiliyor

Ürekli’nin verdiği bilgiye göre Çanakkale panoramasının Gülhane Parkı’nda kurulması talebi, krokisiyle birlikte 31 Temmuz 1915’te İstanbul Belediyesi’ne iletilerek tasdik edilmesi istendi. Fakat Belediye Başkanı İsmet Bey, böyle bir projeyi tasvip etmesine rağmen, bunun idaresi altındaki Gülhane Parkı’nda kurulmasını bazı gerekçelerle kabul etmedi.

Belediye Başkanı İsmet Bey’in bu talebe dair kararını şöyle oldu:

“Panorama müzesinden sağlanan gelirin şehit çocuklarının -muhterem babalarına hayrü’l-halef olabilecek yolda- eğitimi ve öğretimi için kullanılacak meblağın artışına vesile olması gibi bir düşünceyle yapılması memnuniyet verici olup takdir edilmektedir. Ayrıca bu önemli müzenin İstanbul şehri açısından da anlamlı olacağı aşikârdır. Fakat krokide belirtilen ebatlarda bir panorama binasının kurulmasına tahsis edilecek boş bir alan park içinde bulunmadığı gibi, bu alanın elde edilmesi için ağaçların kesilmesine de hiçbir şekilde müsaade edilemez. Çünkü buradaki tarihî (asır-dîde) ağaçların her biri yılların emek mahsulü olup, bunlar adeta parkın birer âbidesi hüviyetindedirler. Bu yüzden panorama binasının park içine yapılması talebi, kesinlikle kabul edilemez ve gerçekleştirilemez. Ayrıca, sarayın bahçesi olan bu geniş sahanın park olarak kullanılması padişahın iradesi doğrultusunda olup, halkın gezmesine tahsis edilen bir bahçenin irâde hilâfına kullanılmasının da mümkün olamayacağı malûmdur. Bu sebeplerle Cemiyetin, panorama projesini şehrin her bakımdan uygun başka bir yerinde gerçekleştirmesinin daha isabetli olacağı, bunun ilgililere bildirilmesi”.

Belediyenin bu menfî kararı, Dâhiliye Nezâreti’ne bildirildiğinde, her hangi bir itiraz ya da alternatif çözüm gösterilmeden, aynen kabul edilerek cemiyete tebliğ edildi.

Ürekli, 1915’te Gülhane Parkı’nda kurulamayan panoramik müzenin günümüzde Gelibolu’da kurulmakta olduğunu kaydediyor ve bu konudaki kanaatini şöyle ifade ediyor.

İlk teşebbüsten 100 yıl sonra

“Çanakkale Zaferi’nin 100. yıldönümü olan 2015’te açılması hedeflenen bu müzenin -100 yıllık bir gecikmeyle de olsa- açılacak olması Türk ve Dünya tarihi açısından önemli bir gelişme olup, geniş kitleler üzerinde tesir bırakacağı muhakkaktır. Ayrıca müzenin gelirlerinin önemli bir kısmının (1915’te düşünüldüğü gibi) şehit çocuklarının eğitimleri için kullanılması temennisiyle yeni yapının düzenlenmesinde, bu makalede verdiğimiz tarihî arşiv belgeleri ile bilgilerin katkısı olacağı kanaatindeyiz.”